Adres:

Yalıncak Mah. Ana Cad. Twinpart Sitesi A Blok Ortahisar/Trabzon

Email:

iletisim@umutveyasam.org

Bana Bir Kanser Gerekiyordu

Bana Bir Kanser Gerekiyordu

Tam dört yıl boyunca Meme Sağlığı Derneği’nde sosyo ekonomik düzeyi düşük dört bin kadını muayene etti, teşhis konanların tedavi süreçleriyle ilgilendi. Bu sırada ihmal ettiği biri vardı, kendi! Doktor Nükhet Aytuğ meme kanseri olduğunu öğrenince şaşırmadı. “Böyle bir kulak çekilmesine ihtiyacım vardı” diyen Aytuğ ile kanseri, öğrettiklerini konuştuk

Ekim ayı, her yıl tüm dünyada ve Türkiye’de meme kanseri farkındalık ayı olarak kabul ediliyor ve meme sağlığı için etkinlikler gerçekleştiriliyor. Meme kanseriyle ilgili farkındalığı artırma hedefiyle 11 yıldır aralıksız çalışan derneklerden biri de Meme Sağlığı Derneği (MEMEDER). Ancak bu kez derneğin projelerinden birini değil, derneğin bir ismi haber değeri taşıyor. Üç yıl boyunca derneğin sosyal sorumluluk projesi için Bahçeşehir ve civarında dört bir kadını muayene eden Doktor Nükhet Aytuğ, kendini ihmal etti. Dernekten ayrıldıktan sonra yıllık kontrollerini yaptırmayan Dr. Aytuğ meme kanseri olduğunu öğrendiğinde, çalıştığı derneğin ve oradaki hekim arkadaşlarının kapısını çaldı.


– Meme kanseri olmadan önce, bu konuda halkı bilinçlendirmek için epey süre mücadele vermiş birisiniz… Meme kanseriyle mücadelede MEMEDER’le çalışmaya nasıl başladınız?
– Büyükçekmece Devlet Hastanesi’nde çalışan bir hekimdim. 2010’un başlarında emeklilik dilekçemi verdiğim sırada MEMEDER Başkanı Prof. Dr. Vahit Özmen’le tanıştım. Dernekte çalışmaya başladım, üç yıla yakın merkez müdürü olarak görev yaptım.

– Meme kanserine dair çalışan bir dernekte olmanızın özel bir nedeni var mıydı?
– Ailemde meme kanseri öyküleri var. Baba tarafımın kadınlarının meme kanseri ve diğer kanserlere genetik yatkınlığı vardı. Ama MEMEDER’de olmam bir tesadüftü. Artık tesadüflere de inanmıyorum ama… Bir şekilde denk geldi. Hiçbir kar amacı gütmeyen, tamamen gönüllülük ilkesine göre ilerleyen önemli bir projenin içinde olmak benim için yeterliydi.

– Projede neler yapılıyordu?

– Bahçeşehir ve civarında sosyoekonomik düzeyi düşük olan, 40 yaş üzeri tarama kapsamındaki kadınların, ilk elle muayenelerini ben yapıyordum. Takipleri, tekrar muayeneye çağrılması işlerine bakıyordum. Biyopsi gerektiren, tanı alan kadınların tıbbi tüm aşamalarını organize ediyordum. Vahit Hoca’nın deyimiyle mutfağın şefi gibi çalışıyordum. Üç yıl boyunca altı bine yakın kadın bu proje kapsamında tarandı. Bizzat ben bu kadınların dört binini muayene etmişimdir.

– Kişisel hikayelerini de dinler miydiniz kadınların?

– Tabii. Hem onların hikayelerini dinlemek, hem de şüpheli bir durum olduğunda onları buna hazırlamayı görev edinmiştim. Çünkü bir kadına bir şeylerden şüphelendiğini bile söylediğinde dünya başına yıkılmış gibi olur. Psikolojik desteği kendi çapımda vermeye çalışırdım. Bazen eşlerini de ikna etmek durumunda kaldığım olurdu. Tüm bu kadınların ortak hikayeleri vardı elbette. Çoğu yoğun ve stres altında çalışan kadınlardı. Stres çok önemli bir faktör. Pek çoğu uzun yıllar antidepresan kullanan ya da psikoterapi görmüş kadınlardı. Genetik yatkınlığı da es geçmemek gerekir. Hayatından gayet memnun olup da tanı almış bir kadın hatırlamıyorum.

– Hangimizin stresi yok ki?

– Ama mesele stresi nasıl algıladığın ve onunla nasıl başa çıktığınla ilgili. Hepimiz stres altındayız, hiçbirimizin hayatı güllük gülistanlık geçmiyor. Önemli olan bu strese ne kadar süre maruz kaldığın… Uzun süreli birikimler bir şeyleri ortaya çıkarıyor. Meme kanseri hop diye ortaya çıkmıyor, ipek böceğinin kozasından dışarı çıkması epeyce uzun bir süre…

– Tüm bu kadınları muayene ederken, meme kanseriyle bu kadar iç içeyken, bu hastalık sizin için sıradanlaştı mı? Benim başıma gelir/gelmez diye bir duygu oluşturdu mu?
– Başıma gelebilir diye düşünüyordum. Genetik yatkınlığım olduğu için, hekim olduğum için, yapım da rahat olmadığı için risk altında olduğumu düşünüyordum. Rahat görünen bir yapım vardır ama her şeyi kendi içimde yaşarım. İçine atanlardanım yani… O yüzden bana olmaz diye düşünmedim. Ama hastalığa alışmıştım. İnsanları teselli ettiğim ve süreçleri çok yakından bildiğim için bana teşhis konduğunda daha rahat karşıladım. Hatta bana bir kanser gerekiyordu diye düşündüm.

– Aaa çok ilginç bir cümle kurdunuz? Ne demek bana bir kanser gerekiyordu?
– Kötü biriyim de bunu hakediyorum gibi anlaşılmasın. Asla bunu kast etmedim. Kendine özenmeyen biriydim. Toplumdaki kadınların çoğu kendini geri plana atıyor, anne ise önce çocukları, kendi anne babası, kardeşleri, eşi hep önplanda. Kendinizi ne kadar severseniz sevin, kendinizle ne kadar barışık olursanız olun değer vermek farklı bir şey. Ben de kendine değer veren biri değildim. Bunun tipik bir örneğini hastalığımın teşhis aşamasında yaşadım; MEMEDER’den ayrıldıktan sonraki üç-dört sene kontrollerimi aksattım.

– Bu kadar işin içinde olup kontrollerinizi aksatmanızı anlayamıyorum…

– Karşımdakinin kontrollerini yaptırması için yakasına yapışırım ama kendi yakama yapışmadım. Bu kendine değer vermemek işte… Kendimizi geri plana atıyoruz. Ülkemizdeki kadınlık anlayışı bu. Huyumu bildiğim için tanı aldığımda çok şaşırmadım. Kulağımın çekilmesi lazımdı. MEMEDER’den ayrıldım, bir kontrol yaptırdım sadece, dört yıl sonra teşhis kondu. Bir mamografi, iki ultrason atlamışımdır. Bugün yarın derken böyle oldu… Tatile çıkmadan önce kendim fark ettim ama tatilimi yapıp geldim doktora. Agresif ilerleyen bir türdü ama Prof. Dr. Vahit Özmen hemen ameliyata aldı, koltuk altım temiz çıktı. Hızlı hareket ettik açıkçası…

– Hasta olmak nasıl bir duyguymuş?

– Ne kadar anlıyorum deseniz de bu hastalığı yaşamadan anlamıyorsunuz. Farklı bir duygu. Ama korkmadım, tedavi süreci boyunca cesurdum. Sosyal hayattan kopmadım, işime gidip geldim, hasta tedavi ettim. Şimdilik iyiyim, saçlarım uzamaya başladı.

Eski Eşim Tüm Tedavim Boyunca Her Gün Yanımdaydı

– En büyük destekçileriniz kimlerdi?

– Kızım ve eski eşimdi. 10 yıldır ayrı olduğum eşim, ameliyat olmadan geldi, iyileşene kadar bizimle kaldı. Beni her gün işe götürüp, getirdi.

– Bravo. Takdir edilesi biriymiş…

– Genelde erkekler evliyken kaçıyorlar meme kanseri olan kadından. Benim eski eşim, böyle bir mecburiyeti ya da yükümlülüğü yokken yanımdaydı. Vefa başka bir şey. Tatsız bir ayrılık yaşamamıştık ama yine de yaptığını unutmam mümkün değil. Kızım uzman psikolog, o açıdan da çok şanslıydım. Tabii ki bana terapi yapmadı, bu etik değil ama yine de o süreçte çaktırmadan çok faydalı oldu.

– Sizce ne tetikledi hastalığınızı?

– Birikimler galiba. Hayata pozitif bakan bir insanım ama sıkıntıları içimde yaşıyorum. 10 yıldır eşimden ayrıydım ve maddi manevi sıkıntıları tek başıma yaşıyordum. Bu kolay bir şey değil.

– Kadınlar ne yapmalı?

– 40 yaş üstü kadınların kontrollerini ihmal etmemesi gerekiyor. Prof. Dr. Vahit Özmen yıllar önce yaptığımız taramalarla meme kanserinin 40 yaş üstünde risk oluşturduğunu kanıtladı ve bunun devlet tarafından ödenmesini sağladı. Çünkü bir Akdeniz ülkesiyiz, erken adet görüp, geç menopoza giriyoruz, bu sırada östrojen hâkimiyeti var vücutta. Bu hâkimiyet ne kadar sürerse risk o kadar artıyor.

Prof. Dr. VAHIT ÖZMEN / MEMEDER Başkanı

17 Yaşındaki Bir Kızın Memesini Almak Zorunda Kaldım

– Kadınlar meme taramalarının hem pahalı olduğunu düşünüyor, hem de canlarının yanmasından korkuyor. Ücretsiz meme taraması yaptırmak mümkün mü, nerelerde ücretsiz meme taramaları yaptırabilirler?

– Kadınlarımız ücretsiz olarak meme taramalarını her ilde bulunan KETEM’lerde ve devlet hastanelerinde ücretsiz olarak yaptırabilirler. Ağrısız mamografi çektirmek için adet görenler, adetleri bittikten sonra çektirmeli. Dijital mamografi ve tomosentez cihazları daha az ağrı yapabiliyor.
Filmi çeken teknisyenin tecrübeli olması da gerekiyor.

– MEMEDER’e ilişkin rakamsal veriler neler?

– MEMEDER bugüne kadar 10.000 kadını her iki yılda bir davet ederek, ücretsiz muayene, ücretsiz mamografi ve ücretsiz ultrasonografi yaparak tarama yaptı. Bu amaçla yaklaşık 50.000 mamografi çekildi. 125 hastada çok erken meme kanseri tanısı konuldu.

– Kadınlar kaç yaşından itibaren ne sıklıkla meme kontrolü yaptırmalı?

– Kadınların 20 yaşından itibaren her ay meme muayenesi yapmalarını, 20-40 yaş arasında üç yılda bir, 40 yaş sonrası yılda bir kez aile hekimi veya genel cerrahi uzmanına muayene olmalarını, 40 yaşından sonra yılda bir kez mamografi çektirmelerini öneriyoruz. Mamografi ve emar çekilme sıklığı kendilerini takip eden meme cerrahisi uzmanı tarafından ayarlanabilir.

– Bugüne kadar sizi MEMEDER’de en çok etkileyen hasta hikayesi neydi?

– Beni en çok etkileyen vahim bir olay sonrası annesini kaybeden ve memede yaygın tümör tanısı ile memesini almak zorunda olduğum 17 yaşındaki hastamdır.

 

Umut ve Yaşam Derneği

resmi web sitesine hoş geldiniz!

 

Kuruluşumuzdan bu güne kadar bizi yalnız bırakmayan tüm değerli gönüllülerimize, bağışçılarımıza ve destekçilerimize teşekkür ederiz!

Sitede Ara
Search

Son Gönderiler

Yeni Yıla Umutla Giriyoruz

2024-12-22
Bu Yazıyı Paylaşın
Küçük bağışlar büyük mutlulukların habercisidir. :)
Kanser Hastalarımıza Hep birlikte Umut Olalım