KANSER HASTALARINDA BESLENME – Dr. Eda Küçüktülü
Kanser tanısı alan hastalarda yaşam süresi ve yaşam kalitesinde beslenmenin büyük önemi vardır. Beslenme sorunları nedeniyle oluşan kilo kaybı, yağ dokusu ve kas dokusu kaybı tedavi sürecinde aksamalara yol açmaktadır. Beslenme sıkıntıları olan hastalarda kanser tedavisine olan yanıt azalırken tedavi maliyetleri de çok yükselmektedir. Kanser hastalarının %20’den fazlası hastalıklarından çok beslenme sorunları nedeniyle kaybedilmektedir. Kanserin oluşturduğu iştahsızlık pek çok nedenle gelişmektedir. Bu mekanizmalarda tıpta proinflamatuar sitokinler olarak adlandırılan düzenleyiciler rol oynamakta ve aşağıdaki yanıtlara sebep olmaktadır:
– Davranış/Bilinç: İştahsızlık, yorgunluk, keyifsizlik, uyku düzeninin değişmesi, algılamada değişiklik
– Fizyolojik: Vücut ısısının artması, dinlenme sırasında enerji harcamasında artış, iskelet kaslarında kayıp, mide ve barsak geçişinin yavaşlaması, idrar sıklığında artış
– Beslenme durumu ile ilişkili olarak: Kilo kaybı
Hastalarda oluşan bu bulguları kontrol edebilmek için C vitamini, E vitamini, karotenler, omega 3 yağ asidi, glutamin, çinko ve selenyumdan zengin gıdalar tüketilmelidir.
Kanser tedavisi sırasında da antioksidan vitaminler ve mineraller hızla tüketilmektedir. Bu eksikliklerin takviye edilmesi için antioksidan vitaminler ve minerallerin gıdalarla alınması ve/veya beslenme ürünleri ile verilmesi kanser tedavisine yardımcı olmaktadır. Yapılan çalışmalar, hastaların bu besin öğelerini tedavi boyunca mutlaka tüketmeleri gerektiğini göstermiştir. Kemoterapi ve radyoterapi uygulamaları sırasında yukarıda belirtilen vitamin ve mineralleri içeren doğal gıdalarla beslenebilen hastalara özel beslenme desteği gerekmez. Son yıllarda bazı yan etkileri önlemek için özel beslenme ürünleri kullanılabilmektedir. Örneğin; barsak mukozası ve fonksiyonunu korumak için glutamin kullanılması…
Hastalar iştahsızlık ve beslenememe durumlarını daha başlangıç aşamasında doktorlarına bildirmeliler. Hastalık tanısını aldıkları ilk günden itibaren kilo takiplerini yapmalılar ve kilo kaybı olduğunda doktorları ile görüşmeliler. Bu aşamada da beslenme destek tedavisine başlamalılar.
Beslenme destek tedavisine başlarken toplumda bilinenin aksine (daima damar yolundan serum ya da beslenme ürünü verilmesi talep edilir) ağız yolu ile beslenme tercih edilmelidir. Barsak fonksiyonunun korunması ve elektrolit dengesi için ağız yolu ile beslenme çok önemlidir.
Günümüzde hastaların kalori ihtiyacını karşılayan, savunma sistemi mekanizmalarını ve sindirim sistemi fonksiyonlarını düzenleyen özel beslenme ürünlerini kullanmaktayız. Tedavi sırasında herhangi bir aksama yaşamamak için hastalar bu ürünleri titizlikle kullanmalı ve beraberinde sevdiği gıdalarla beslenmeye devam etmelidir. Hatta bu ürünleri sevdikleri gıdaların içinde de tüketebilirler.
Beslenme sorunu olan hastalarda aynı zamanda iştahsızlık ta olduğu için bu ürünlerin de kullanımında zorluklar yaşanabilmektedir. Ayrıca hastalarda çabuk doyma, kabızlık, bulantı, kusma, depresyon, ağız kuruluğu ve besinlerden hoşlanmama gibi şikayetler de bulunmaktadır. Bu şikayetleri azaltmak için bulantı kesiciler, antidepresan ilaçlar, ekşi/acı pastiller, tükrük salgısını arttıran sakızlar, vb… destek tedavileri kullanılmaktadır. Destek tedavilerinin arasında en önemlisi de diyette yapılacak olan modifikasyonlardır. Hastaların en çok sevdiği gıdaları her an hazır bulundurup görüntülerini de cazip hale getirerek azar azar yemeleri sağlanabilir. Acılı yiyecekler, gazlı içecekler, turşu vb… gıdaların da diyetten çıkarılmaları önem arz etmektedir. Beslenme ürünlerini kullanmak istemeyen hastalara bu ürünler sevdiği bir yemeğin içinde sunulabilir. Örneğin; Cafe Latte’li bir ürünü Tiramisu içerisinde kullanıp hastaya farklı bir sunumla tükettirebiliriz. Böylece onları hastalık psikolojisinden de çıkarabiliriz.
Aşağıda örnekte belirtilen Tiramisu’nun tarifini bulabileceğiniz gibi sitemizde bu ürünlerle yaptığınız tarifleri paylaşabilirsiniz. Böylece el ele hastalarımıza iyi bir beslenme ve iyi bir tedavi şansı verebiliriz…
Başarılı bir tedavi süreci geçirmeniz dileğiyle…
Dr. Eda KÜÇÜKTÜLÜ
Bir yanıt yazın