Nurşen Bütüner Işık, hamileliğinin son ayında göğsünde bir kitle fark etti. Henüz bebeği 40 günlükken meme kanseri teşhisiyle sevinç ve hüznü bir arada yaşayan genç kadın, hastalığı kızının sevgisiyle yendi. 1,5 yıllık kemoterapi ve radyoterapi tedavisinin ardından sağlığına kavuşarak takip sürecine giren Işık, “Zor bir misafir salonumuza geldi ve bir süre sonra gidecek. Hastalığıma hep böyle baktım. Bu dönemde kızımın bir gülüşü bana yetti” dedi.
‘TEK KELİMEYLE ÇARESİZDİM’
Annelik sevincini yaşadığı dönemde bir hastalık haberi almanın kendisini çok üzdüğünü belirten Nurşen Bütüner Işık, “Kendime hastalığı konduramadım ve şoke oldum. Annem de rahim kanserini atlatmıştı. Babam beni arayıp ‘Senin çocuğun var ve çok küçük, ayakta durman gerekiyor’ dedi. 40 günlük bir bebek söz konusuydu. O anda kitlenin vücuduma ne kadar yayıldığını bilmiyordum, şaşkındım. Tek kelimeyle çaresizdim. Tedaviye başlanması için bebeğin doğması beklendi. O süreçte belirsizlikler beni bir süre yordu.Her anne gibi ben de bebeğimi emzirme konusunda çok hassastım, ona mama vermek istemiyordum. Ancak doğum olduktan hemen sonra kemoterapi tedavisine başlandı. Ama o dönemde kemoterapi aldığımdan bunun olumsuz etkilerinden zarar görmemesi için bebeğime süt veremedim. Bebeğime süt sağmak için aldığım süt pompalarını maalesef ona ‘süt vermemek’ için kullandım. O süreç benim için gerçekten zordu” dedi.
‘EŞİM VE KIZIM EN ÖNEMLİ DESTEKÇİLERİMDİ’
Kemoterapi tedavisi gördüğü dönemlerde yorgunluk hissettiğini belirten Işık, “Yürümeye dahi gücümün kalmadığı dönemler oluyordu. Eşim, ailesi ve kendi ailem bana çok destek oldu. Aileniz size destek olursa bu süreci çok güzel atlatabiliyorsunuz. Zor bir misafir salonumuza geldi, oturdu ama bir süre sonra kalkıp gidecek. Ben hastalığıma hep böyle baktım. Çocuğum bu süreçte benim hep destekçimdi. Onun bir gülüşü bana yetti. Yorgun düştüğüm dönemlerde kızımla halası ve babaannesi ilgileniyordu ancak biraz kendime geldiğimde onunla oynamak çok güzel bir duyguydu. Acısıyla, tatlısıyla o süreci atlattığıma şükrediyorum” diye konuştu.
‘MELİSA DA ANNESİYLE BERABER BİR SAVAŞÇIYDI’
Genç annenin tedavi sürecini gerçekleştiren Genel Cerrahi/Meme Cerrahisi Uzmanı Prof.Dr. Leyla Zer ise hastalık süreci hakkında şunları söyledi:
“Nurşen Hanım, her kontrole geldiğinde bebeğini biraz daha büyümüş gördük. Bebek aileye yeni katılan bir birey olduğundan o süreci yürütmek hastalık olmadığında dahi zordur. Bebek ve hastalık deneyimini bir arada yaşamak ise daha da zor oldu. Fakat Nurşen Hanım, bu süreci çok güzel yürüttü. Kontrollerine düzenli olarak geldi. Bebek şu anda 1,5 yaşında, her şey gayet güzel gidiyor. Aslında bebek de bir savaşçı diyebiliriz. Çünkü o da annesi ile birlikte yola çıktı. Şu anda gayet sağlıklı bir bebeğimiz var. Annenin tedavisi halen devam ediyor ancak hastalıkla mücadelesini ve gidişatı ben iyi görüyorum. İnşallah bundan sonraki süreçte hastalık, bir daha karşımıza çıkmayacak. Kendisinin bir sözü var; ‘Hastalık misafir olarak geldi ve kalkıp gidecek’ diyor. Kalkıp gitti diyebiliriz.”
20 YAŞINDAN SONRA PERİYODİK MUAYENE ŞART!
Meme kanseri teşhisinde periyodik muayenelerin önemine dikkat çeken Prof.Dr. Leyla Zer, “20 yaşından sonra kadınlar kendi muayenelerini yapmalı. Özellikle adet döneminin başlangıcından 7-10 gün sonra elle muayene yapmalılar. Eğer genetik kökenli bir durum varsa mutlaka erken yaşlarda tetkik ve taramalara başlanmalı. 40 yaşına gelmiş her kadın mutlaka bir meme cerrahı tarafından muayene edilmeli. Mamografi taramalarına 40 yaşından itibaren başlanarak her yıl mutlaka bir kez mamografi çekilmeli” uyarısında bulundu.